skip to main |
skip to sidebar
Avatar filmini - The Last Airbender'la ilgisi yok hayır- dünyanın en pahalı filmi olarak tanıdık. Filmin yazarı, yönetmeni James Cameron.
Filmde ABD, çok değerli bir taş cenneti olan Pandora gezegeninin bu kaynağını kullanabilmek için gezegene bir üs kuruyor. Oranın yerli halkı olan mavi Na'vi'lere İngilizce öğretiyor, onlarla köylerini bölgeden taşımaları konusunda anlaşma yapmaya çalışıyor, yani orayı sömürgeleştirmeye çalışıyor. Ancak ilkel, doğa anaya bağlı ve gururlu mavi halk beklenildiği gibi bunu reddediyor. Aslında film direkt Na'vi'lerin tarafını tutmanız için yapılmış ama asker çocuğu olan iki arkadaşım filmdeki "sömürgeci, acımasız, paragöz, doğaya saygısız" Amerikan askerlerini tuttuklarını söyleyerek beni şaşırttılar.
Filmin kurgusuna bakacak olursak, tam bir Hollywood filmi. İyilere karşı kötüler. Klişe laflar. Sert Amerikan komutanları. Bu açıdan esaslı bir film istiyorsanız tercihiniz bu olmamalı.
Ancaak filmin görsel efektlerine gelecek olursak, orada söylenecek söz bırakmamış. Öncelikle filmi 3 boyutlu seyretmek gerektiğini belirteyim. Belki de izlediğim ilk 3 boyutlu film olmasından kaynaklanıyor ama ben çok beğendim o müthiş ormanların içinde olmayı. Özellikle gece karalığında Pandora gezegeninin içinde geçen sahnelerinde, o fosforlu gibi dallara dokunduk, kar tanelerine elimizi uzattık. Bir de en önde oturursanız, çok daha gerçekçi oluyor. Filmde 3 boyutu aksiyonlu sahnelere çok fazla sokmadıklarını söylemeliyim, bu nedenle kafanıza bir şey gelmesini çok beklemeyin, sadece 1 kez oluyor.
Filmin yönetmeni, filmi 4 kez izleyeceğimizi söylemiş-500 milyon dolar harcanmış parayı çıkartmaları lazım. O kadar olmasa bile, ben bu filmi 2, hatta zorlarsam 3 kez izleyebilirim. Hem Yüzüklerin Efendisi'ne benzer fantastik yanı, hem gözünüzün önünden sineklerin uçuşması, parıltılar, ışıltılar, Elfçe'ye benzer Na'vi dili ile benim gönlümü kazandı. Bence siz de gidin, yalnız 3 saate yakın sürüyor bilesiniz. İyi seyirler.
I see you.
24 Aralık 2009 Perşembe
3D Avatar Keyfi
Avatar filmini - The Last Airbender'la ilgisi yok hayır- dünyanın en pahalı filmi olarak tanıdık. Filmin yazarı, yönetmeni James Cameron.
Filmde ABD, çok değerli bir taş cenneti olan Pandora gezegeninin bu kaynağını kullanabilmek için gezegene bir üs kuruyor. Oranın yerli halkı olan mavi Na'vi'lere İngilizce öğretiyor, onlarla köylerini bölgeden taşımaları konusunda anlaşma yapmaya çalışıyor, yani orayı sömürgeleştirmeye çalışıyor. Ancak ilkel, doğa anaya bağlı ve gururlu mavi halk beklenildiği gibi bunu reddediyor. Aslında film direkt Na'vi'lerin tarafını tutmanız için yapılmış ama asker çocuğu olan iki arkadaşım filmdeki "sömürgeci, acımasız, paragöz, doğaya saygısız" Amerikan askerlerini tuttuklarını söyleyerek beni şaşırttılar.
Filmin kurgusuna bakacak olursak, tam bir Hollywood filmi. İyilere karşı kötüler. Klişe laflar. Sert Amerikan komutanları. Bu açıdan esaslı bir film istiyorsanız tercihiniz bu olmamalı.
Ancaak filmin görsel efektlerine gelecek olursak, orada söylenecek söz bırakmamış. Öncelikle filmi 3 boyutlu seyretmek gerektiğini belirteyim. Belki de izlediğim ilk 3 boyutlu film olmasından kaynaklanıyor ama ben çok beğendim o müthiş ormanların içinde olmayı. Özellikle gece karalığında Pandora gezegeninin içinde geçen sahnelerinde, o fosforlu gibi dallara dokunduk, kar tanelerine elimizi uzattık. Bir de en önde oturursanız, çok daha gerçekçi oluyor. Filmde 3 boyutu aksiyonlu sahnelere çok fazla sokmadıklarını söylemeliyim, bu nedenle kafanıza bir şey gelmesini çok beklemeyin, sadece 1 kez oluyor.
Filmin yönetmeni, filmi 4 kez izleyeceğimizi söylemiş-500 milyon dolar harcanmış parayı çıkartmaları lazım. O kadar olmasa bile, ben bu filmi 2, hatta zorlarsam 3 kez izleyebilirim. Hem Yüzüklerin Efendisi'ne benzer fantastik yanı, hem gözünüzün önünden sineklerin uçuşması, parıltılar, ışıltılar, Elfçe'ye benzer Na'vi dili ile benim gönlümü kazandı. Bence siz de gidin, yalnız 3 saate yakın sürüyor bilesiniz. İyi seyirler.
I see you.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blog Arşivi
-
▼
2009
(14)
-
▼
Aralık
(11)
- Yılbaşında Evde Olanlara
- Bilgisayarım Bu Oyunu Kaldırır mı?
- 3D Avatar Keyfi
- Aşk, Yağmur ve Ceynur
- Sağ mıyım Sol mu?
- Pazardan Aldım Bir Tane, Eve Geldim Nar
- Alın Size Eğlence: iSketch
- Bir İngiliz Çıtırı: Lily Allen
- Saçlarımı boyattım!
- Gurbet ellere gitmek isteyen diş hekimi adaylarına
- Rushmore Dağı ve Niagara Şelalesi
-
▼
Aralık
(11)
İzleyiciler
Etiketler
- cambridge (8)
- diş hekimliği (8)
- amerika günlüğü (5)
- fotoğraf (2)
- klinik (2)
- photoshop (2)
- Meram Ekspresi (1)
- akinator (1)
- facebook (1)
- film önerisi (1)
- foursquare (1)
- guitar hero (1)
- her şeyi bilen kadın (1)
- jinni (1)
- kilo verme (1)
- kongre (1)
- manipülasyon (1)
- morfoloji (1)
- msn (1)
- muayene (1)
- tahmin oyunu (1)
- tercih gencer diş kliniği (1)
Ben
- jules
- Görkem, 20, İstanbul Diş Hekimliği Fakültesi öğrencisi. Yazıyorum, çiziyorum, çeviriyorum, eskiden çalıyordum artık unuttum galiba. Bu blog biraz günlük, biraz hikaye gibi. Yazdıklarımın hepsi gerçek. Ayrıntıları severim, belki o yüzden yazılar uzun ama okumaya başladınız mı bitirmesi kolay bence. Blogu Kasım 2009'da açtım, umarım daha uzun bir süre devam eder.
Kaç kişi bakmış?
En Çok Okunan Yazılar
-
O Cumartesi günü, Taksim'den iki katlı ekspres otobüse ilk duraktan binmeme rağmen ayakta kalmıştım. Aslında ayakta gitmiyordum, sadece ...
-
Ben diş hekimi olma hayaliyle büyümedim. Tercih dönemine dek, aklımdan bile geçmemişti. Endüstri mühendisi olmak isteyen binlerce yaşıtımdan...
-
Evet sevgili diş kardeşlerim, yaz için okul arama çalışmalarıma başladım. Dedim ki dil okuluna gitmeyeyim, diş okuluna gideyim, hem dilime h...
-
Merhaba. Bloguma bir özellik ekledim geçenlerde, gelen gidenin istatiğini tutsun diye. Esas amacım günde kaç kişinin gelip gittiğini öğrenme...
-
Geçen haftasonu Türkiye'den çok yakın arkadaşım Naz -o da Londra'da bir dil okulunda- bizim eve kalmaya geldi. Cumartesi günü 4 kız ...
-
Diş Hekimliği Bölümü'nün 1. sınıf 1. dönemi bitti. Ve benim bu 5 ayda bu bölümde öğrendiklerim arasında işime en çok yarayan şey, düzenb...
-
Gözümü açtığımda saat 07.14'tü. Tatil başladığından beri 3.30'dan önce yatmayan ben, önceki gece 1.30 sularında yatağa girerek gözle...
-
Geçen haftasonu ev arkadaşım, hatta buradaki en iyi yabancı arkadaşım gitti. Şu an o evde iki tane pis kızla beraberim. İngiltere'de, Tü...
-
Merhaba! Bugünlerde beni bir oje merakı aldı ki sormayın gitsin. Eskiden sahip olduğum yaklaşık 10 tane ojenin hepsi koyu lacivert, siyah, k...
-
Babaannemin evinde maaile toplanmışız. Küçükler yere, büyükler koltuklara, ergenler ise sandalyelere oturmuş, çıt çıkarmadan pür dikkat ekra...
0 yorum:
Yorum Gönder