30 Ocak 2012 Pazartesi

Californication -5-: Universal Studios, Bölüm 2

Bu kış gününde içinizi mi ısıtıyor, yoksa bana sinir mi oluyorsunuz bilmiyorum ama ben yazarken o günü tekrar yaşıyorum ve çok eğleniyorum, farkındaysanız uzattıkça da uzatıyorum, bu gidişle 3'e bölmem gerekecek. İşte Universal Studios eğlence parkının devamı. Yazının ilk kısmını okumak isteyenler bu linke tıklayabilirler.


Metro istasyonundan sonra Stüdyo Tur'una kaldığımız yerden devam ediyoruz. Sırada izleyen izlemeyen herkesin bildiği, denizde "dipten yüzüp birini korkutmaya çalışmak" adlı şakada adı en çok zikredilen kahraman var, Jaws(1975). Jaws'ın dehşet saçtığı tatil yöresi "Amity Island"a çekiyor şoförümüz. Filmin yönetmeni Steven Spielberg, Universal Studios için çok önemli. Stüdyo turunda sayısız kez ismini duyuyoruz. Şirketin birçok başarılı yapımında yönetmen koltuğunda o oturuyor. Onun adını taşıyan sokaklar, onun filmlerinden atraksiyonlar var.



Buradan geçerken muavin bir şeyler anlatıyormuş gibi yapıyor. Sonra gölün ortasındaki dalgıcı ve köpek balığının ona doğru yaklaştığını fark ediyoruz. Muavin ise güya onu uyarmaya çalışıyor. Dalgıç onu duymuyor tabi ve beklenen son geliyor, köpekbalığı adamı kaptığı gibi indiriyor, dalgıç batıyor, su yüzeyinde kırmızı kan görüyoruz. Sizin için videosunu buldum (burada) ve gayet kötü bir oyunculuk sergileyen, günde otuz kırk kez tekrarladığı küçük piyesini oldukça başarısız bir biçimde oynayan ve arkadaşı Jaws'a yem olduktan sonra bile neşesinden bir şey kaybetmeyen muavin kadını görebilirsiniz. Bu Oscarlık oyunculuk burada bitmiyor. Kadın "sıkı tutunun, Jaws'ın nerde olduğunu göremiyorum" gibi birşeyler diyor ve evet, aklımıza gelen oluyor, Jaws bize su sıçrata sıçrata burnumuzun dibine kadar geliyor. (videoda bu kısım da var) Filmi çekerken bu Jaws maketinin bir benzerini kullanmışlar. "Neyse ki" bu badireyi de atlatıyor ve yolumuza devam ediyoruz.


Sırada Wisteria Lane var. Dizinin fanatikleri zaten bu sarı evi görünce anlamıştır neresi olduğunu, ben izlemediğim için internetten baktım, burası Eva Longoria'nın eviymiş. Elbette bahsettiğim dizi de Desperate Housewives. Dizideki sokak burada aynen var, evler de gerçek, kimilerinin içini çekim için kulanıyorlarmış. Diziyi pek bilmediğimden burasıyla ilgili söyleyecek çok şeyim yok, sadece evlerin hepsi çok güzel, bahçelerdeki çiçekler harika, ideal bir Amerikan mahallesi yaratılmış yani. Ben en iyisi bir iki kare daha koyup yoluma devam edeyim.





Buradan sonra turumuza devam ederken How the Grinch Stole Christmas'ın setini gördük. Grinch'i bilenler bilir, Jim Carrey'nin yeşil kürklü, korkunç uzun parmaklı Grinch'i canlandırdığı pek çocuk filmi gibi olmayan ve konusundan hiçbir şey hatırlamadığım ama şekerden evleri, Christmas süslemeleriyle aklımda yer etmiş bir film bu. Evler yerinde duruyor, ama kar olmayınca, ışıkları yanmayınca ve içinde fare burunlu küçük insanlar olmadıkça neyleyim ben böyle kasabayı.

Resimde de görebileceğiniz gibi, işçiler dekorlar üzerinde çalışıyorlar, muhtemelen Grinchmas'a hazırlanıyorlardır. Zira her sene Noel zamanında burası böyle terk edilmiş olmuyormuş. Karla kaplı Whoville'de, temaya uygun oyuncular dans edip şarkı söylüyerek kutlama yapıyorlar. Ah, orada olup her ay oraya gitmeyi ne kadar isterdim. (bu arada bir günlük bileti çok az
bir fark verip bir yıllık bilet haline getirebiliyorsunuz)

Bu arada filmde oynayan küçük kızı hatırladınız mı? Sarışın, şirin, minik burunlu hani? İşte o kız büyüyünce Taylor Momsen olmuş. Götik queen Taylor 93 doğumluymuş, böyle ergen triplerini çoktan aşmış olması gerekirdi ama biraz geriden geliyor demek ki.



Bundan sonraki durak Psycho (1960)'nun seti. Ben izlemedim, ama o meşhur duşta bıçaklama sahnesi muhtemelen o dönemde insanların duşa girerken perdeyi açık bırakmalarına ve banyonun sırılsıklam olmasına sebep olmuştur. İlk olarak Bates Motel'i görüyoruz. En soldaki camda katil Normal Bates'i görebilirsiniz.





Gördüğünüz gibi motelin hemen arkasında Grinch var. Biraz daha ileride Dünya Savaşları ve Göl Evi. İşte filmler böyle iç içe yerlerde, hatta bazen aynı alanları kullanarak çekiliyor. Biz her bir filmde ayrı dünyalara konuk oluyoruz, bazılarına gerçekten inanıyoruz, karakterleri kendimizle özdeşleştiriyoruz ama gerçekte onların çoğu aynı yeri, bu stüdyoları kullanıyor. Bu tıpkı sizi hikayesiyle ağlatan bir filmde izlediğiniz birbirine çok aşık çifti oynayanların gerçek hayatta sevgili olmadıklarını öğrenmek gibi bir şey, hayal kırıklığı.






Yola devam edince bu sever Sayko'nun evine geliyoruz. Otobüs evin önünden geçerken birden kapıda Norman beliriyor. Yani ona çok benzeyen başka bir aktör. Elinde de bıçak var. Bıçağını kaldırarak üzerimize doğru koşmaya başlıyor...şoför gaza basıp bizi "kurtarıyor". Dikkat ettiyseniz bu, o günkü ikinci kurtuluşumuz. Zaten gün boyunca kendimizi bir filmin içinde hissetmemiz için ellerinden geleni yapmışlar. Uykuya dalarken bile kulağımızda "dı dı dıııın dıın d dı dı dı dıın" diye Universal'ın giriş müziği çalıyordu.





Sırada War of the Worlds (Dünya Savaşları) var. Başrolünde Tom Cruise'nin oynadığı bu filmin yönetmeni Steven Spielberg. Bu seti kendi tasarlamış ve adeta ona bir saygı duruşu olarak filmin çekildiği 2005 yılından beri orada duruyor. Muavinimiz o seti tanıtırken özellikle "Steven Spielberg'ün tasarımı" olduğunu belirtiliyor. Sağdaki resimde gördüğünüz parçalanmış uçak gerçek bir yolcu uçağı. Ne yazık ki gerçekten kaza yapmış ve bu hale gelmiş.






Bir sonraki filmimiz ise The Lake House (Göl Evi). Sandra Bullock ve Keanu Reeves'in felaket öpüşme sahnesiyle aklımda yer etmiş bu filmin setinde göl möl yok, yalnızca bu yeşil pencereli ev var. Gölü nasıl mı yapmışlar? Tabi ki aşağıda gördüğünüz her okyanus, göl, nehir lazım olduğunda kullandıkları mavi perdeli set ile.


Denizde çekim yapılması gereken sahnelerde ekip bu setten yararlanıyor. Aklınıza gelebilecek bir çok film burada çekilmiş, Jaws, Evan Almighty gibi. Tabi buralarda gezerken her sette o filmden görüntüler, filmin müzikleri otobüsteki ekranlarda dönüyor ki daha gerçekçi olsun.


Stüdyo turumuz burada bitiyor, ancak Universal Studios'un daha yarısını bile gezmedik. Diğer gördüklerimi (Özel Efektler, Jurassic Park turu, Hayvan Aktörler, Terminatör 3D ve daha bir sürü şey..) bir sonraki yazıda, yine 1-2 gün içinde anlatacağım. O zamana kadar kendinize iyi bakın, görüşmek üzere.

1 yorum:

Moda Sihiri dedi ki...

Cok guzel ya gitmis kadar oldum. Super resimler !

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...