4 Haziran 2011 Cumartesi

Bir Çalışamama Bahanesi Olarak Overlok

Dışarıdan bir ses açık penceremden odaya giriyor; sesin tınısı oldukça tanıdık. Biraz düşünüp o sesi daha önce nerede duyduğumu hatırlıyorum. Duyduğum ses overlok minibüslerinden yükselen anonstaki kadının sesiyle aynı. Ancak söyledikleri şeyler farklı. Kulak kesiliyorum ve Kılıçdaroğlu, 4 Haziran, Kazlıçeşme sözcüklerini yakalıyorum. Overlokçudan transfer ettikleri kadınla İstanbul'u karış karış gezen CHP otobüsü bu. Birkaç dakika sonra sesleri duyulmaz oluyor, önümdeki notlara dönüyorum. Ta ki "Başbakan geliyor! İsstannnbul'a geliyor" diyen, dizilerden aşina olduğumuz bir dublaj sanatçısının sesine benzeyen bir erkek sesi ve arka fondaki türküyü duyana kadar. Böylece, ders çalışma maceram da hüzünlü bir şekilde son buluyor..



Malum, bu aralar final dönemi. Herkes harıl harıl ders çalışıyor. Benim de bu Pazartesi Mikrobiyoloji sınavım var, şu günlerde sürekli ders çalışmam gerekiyor. Ancak hızımı kesen bazı nedenler var. Ben de ders çalışırken aklıma takılan bu konuyu kendimce irdelemeye karar verdim. Biliyorum ki benim gibi daha binlerce öğrenci, masaya oturup çalışamamaktan şikayetçi. Evet çocuklar, bu yazı belki hepimizin sorunlarını görmesini ve çözüm bulmasını sağlayacak. Daha aydınlık bir Türkiye için, hemen başlıyorum.

Ders Çalışamama Nedenlerim:

1) Dışarıdan Gelen Sesler: Bunu yukarıda yazdım zaten. Ha bir de güzel havayı fırsat bilip bahçelerde çığlık çığlığa oyun oynayan çocuklar var, ama onlara alıştım artık.

2) Sürekli Acıkan Karnım: Bilenler bilir, ortalama değerlere göre oldukça zayıf olduğum söylenebilir. Özellikle teyzelerin "kızım bu ne hal, biraz yemek ye" laflarına alıştım. Ancak işin gerçeği hiç öyle değil. Karnımda kurt olduğunu düşünmüyor değilim, çünkü sürekli bir şeyler yemek istiyor ve istesem bile kilo alamıyorum. Çikolata bisküvi gibi, tatlı şeyler tercihim. Bunun için sürekli mutfağa uğramam gerekiyor ve yerken de ders çalışamadığım için çalışmam yine bölünmüş oluyor.

3) iPad: Apple'ın son dönem numaralarından (hatta 2.sini
çıkararak benimkinin pabucunu dama attı) olan bu alet bende var. Hayır ne e-book okumak için kullanıyorum, ne navigasyon cihazı olarak, ne de derslerime faydası var (ancak geçen dönem anatomide baya işime yaradı, eğer anatomi görüyorsanız ve iphone, ipad sahibiyseniz mutlaka anatomi application'larına bakın derim). Ben ipad'i en çok oyun oynamak için kullanıyorum. Canım sıkılınca hemen elime alıyorum ve en az yarım saat oynuyorum. Yemin ederim kuş fırlatmaktan, hamburger yapmaktan, direksiyon sallamaktan elimde kolumda derman kalmadı. Bu yüzden aleti anneme teslim ettim ve benim bilmediğim bir yere kaldırdı, o yüzden kendisinin değil kutusunun fotoğrafını koydum hatta. Çocuk musun sen demeyin, gerçekten de ders çalışma sürem %50 oranında arttı. Gördüğünüz gibi sadece sorun değil, çözüm de üretiyoruz.

4)Etrafımda İnsanların Olması: İnsan dediğimiz şey sosyal hayvan. Benim de sağolsunlar güzel arkadaşlarım, hoşsohbet aile üyelerim var. Mesela kütüphanede arkadaşlarımla bir masanın çevresinde çalışırken ne kadar suskun kalabilirim? Ya da evde çalışırken aklıma gelen bir olayı içeriye gidip bizimkilere anlatmadan ne kadar durabilirim? Evet bunları yapamıyorum. O yüzden en iyi tek başımayken çalışıyorum, ben bugün bunu anladım. Gerçi yurttaki oda arkadaşım Pınar (a.k.a. en iyi arkadaşım) çalışma tarzı ve disipliniyle beni çalışmaya teşvik ediyor, ancak çalışırken aklıma gelen şeyleri onla paylaşmadan duramıyorum. Ya da ikimiz birden sıkılıp köpük balonlar yapmaya, odada dans etmeye başlıyoruz. Yine de onunla çalışmanın da kendi kendime çalışmaya nazaran çok avantajı var. Bu arada seneye onun yurda gelmeme ihtimali var, ona üzülüyorum. Neyse bu başka bir konu.

5) Resim çizmek/yazı yazmak: Bu aralar ders çalışırken canım sıkıldığı zaman resim çiziyorum. Yandaki çizimimi görüp ne olduğunu anlamlandıramayacak okuyucular için söylüyorum- maalesef birçok kişi bu çalışmamda ne anlattığımı anlamadı - burada bir hasta ve elinde presele tutturulmuş pamuk tampon tutan bir diş hekimi görüyoruz. Resmi anlamayanlar; 80 yıl sonra bu çizimler çok değerlenecek haberiniz yok! Bu yazının fikri de ders çalışırken geldi. Sürekli ne yazacağımı düşünmeye başladığımda, çalışmayı bırakıp buraya geldim. Zira "Yazmasaydım ölecektim." eheh.


6) Telefon, internet:
Bu madde sanıyorum ki her Türk gencinin problemi. Bedava her yöne mesaj paketleri peydah olduğundan beri herkes herkese mesaj atar oldu. Eskiden bir mesaj 2 kontördü, soracağını sorar, cevabını alınca da hoşçakal anlamında bir kez çaldırırdın. Hatta "nasılsın?" demek için 2 kez, "iyiyim" için 3, "kötüyüm" için 4 kez çaldıranlar biliyorum. Her neyse, özellikle final döneminde "sayfa 43teki bakterileri ezberledin mi?" "hoca bilmemne konusunu ne kadar anlattı üstünde durmadıysa geçicem" mesajları havada uçar. E telefonunu bir kenara koyayım desen o da olmuyor, senin de birine işin düşüyor. Velhasıl kelam, bu telefon işi de bizi çok bozdu.

İnternet, özellikle Facebook ise final dönemlerinin vazgeçilmez oyalayıcılarından. Özellikle artık telefonlardan falan da internete girildiği için insanlar saate bakar gibi facebook'a bakıyor oldular. ipad hayatımdayken ben de bu kategorideydim, ancak şimdi laptop'u açmak zor geldiğinden hiç bulaşmıyorum. Mutluyum, teşekkürler.


7) Hangi kalemi kullanayım diye düşünmek: Bu madde bir şaka değil. Komik hiç değil. Bu, benim en büyük sorunlarımdan bir tanesi. Şöyle ki notlarda önemli yerleri fosforlu kalemle çiziyorum. Ancak başlıklar ve diğer kısımlar olmak üzere iki ayrı renk kalem kullanıyorum ve elimde bir sürü kalem rengi var. Yeni bir nota geçtiğimde bir süre çeşitli renk kombinleri deniyor, en uygununu bulmaya çalışıyorum. Her notta farklı iki renk kullanmaya çalışıyorum. Bu da baya zamanımı alıyor tabi.

8) Not Çıkarmaya Başlayıp Sıkılmak: Ders çalışmaya yeni başladığımda, içimde bir heves oluyor. "Bugün bu konuları bitiririm, ooh sınava girmeden de çıkmış sorulara baktım mı tamam" diye hesaplar yapıyorum. Bezen, çalışırken önemli gördüğüm yerleri not almaya karar veriyorum. Bu birkaç sayfa böyle gidiyor. Sonra hızım kesiliyor, yazım çirkinleşiyor, göz kapaklarım ağırlaşıyor. Çünkü not çıkarmak çok uzun ve sıkıcı bir iş. En sonunda "Ben bu konuyu anlamıyorum" diyerek çalışmayı toptan bir kenara bırakıyorum. En iyisi not çıkarmayı boşvermek derim.

İşte benim ders çalışamama nedenlerim bunlar. Kimi zaman bunların üstesinden gelecek kadar şanslı oluyorum, ama bazen de bu etkenler birleşip beni yeniyor ve aklım ancak sınav öncesi etraftakilerin konuşmalarından onların ne çok şey bildiğini, benimse bu konuşulanları daha önce hiç duymamış olduğumu anlayınca başıma geliyor.

Hepinize iyi çalışmalar diliyorum.

Görüşürüz.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

ya tam sınav öncesinde iki arkadaşın aralarında sınav konularıyla ilgili konuşurken sen çince konuşuyolarmış sanıyosun ya,işte o çok kötü gerçekten.
pınarla birlikte ders çalışıyo olman çok büyük şans,iyi kullan bence.
ilk görselde de paintteki hünerlerini sergilemişsin,bravo

Adsız dedi ki...

Bu olaylar insanın olgunlaştığının göstergesidir.Tabi ipad ile oyun oynamayı bir yere koymak lazım orada ki durumun gerçekten içler acısı.Sisteme karşı bir baş kaldırı sezdim sende ama bu gerçekten çok hoş birşey.Herşeyi kabullenmeyen yapın olduğu apacık ortada ama ne yazık ki Türkiyede eğitimin insanı salaklaştırdığı da bir gerçek.Aşağıdaki şıklardan hangisi doğruyla geçmiş bir 18 seneden sonra insanın toparlanması bir hayli vakit alır.Ama yapıcak bişey bu konuda bizler de bundan sonra gelenlerde bu gereksiz eziyeti çekicek.Senin illa A ve B alman gerekmiyor zaten derslerde üstünlüğünü daha önce kanıtlamış bir insansın.Onun için böyle gereksiz kafana takma. Nasil bittiyse bundan öncekiler, bu da biter, bite bite sonunda bende biterim olur biter.Sevgilerimle Anonim.

ibegum. dedi ki...

ah o dışardan gelen sesler,ah benim iphone'um ve kronik dikkat dağınıklığı teşhisim ve ne zaman derse başlasam uyku basması..beni engelleyenler de bunlar:)

http://thebeehivee.blogspot.com beklerim buralara da:)

Ota boka ocd teşhisi koyan adam dedi ki...

Bu 7. maddenin ocd ye kadar yolu var yanlız...

jules dedi ki...

merhaba house izleyip gelen adam,

yok ben sınırımı biliyorum, temizlik konusunda da biraz obsesifim mesela ama dediğim gibi nerede durmam gerektiğini biliyorum.

jules dedi ki...

@ibegum, blogunu çok beğendim artık izleyicinim :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...