21 Mart 2010 Pazar

Sarı Ranger

Eskiden Power Rangers vardı, yaşıtlarım hatırlayacaktır. Bunlar süper güçleri olan 5-6 tane kahramandı, her birinin kostümlerinin rengi farklıydı. Grupta 2 tane kız vardı, Pembe ve Sarı Ranger. Bütün kızlar Pembe olurdu, ben Pembe olma tartışmasına girmemek için mi, yoksa gerçekten onu istediğim için mi bilinmez, hep Sarı Ranger "olurdum".

Çocukken evcilik veya bu tarz Power Rangers'çılık oyunlarında herkes bir şey olur. Cadılar Bayramı'ndaki gibi değil, kimsenin kostümü falan yoktur ama herkes kendini o kadar kaptırır ve bu ruh o kadar sağlamdır ki, ihtiyaç da olmaz. Dövüş sahnelerinde, yeşil ekran önünde karşısında gerçek bir canavar varmış gibi dövüşen aktörlere taş çıkarırcasına oynar herkes.



Büyüdükçe böyle oyunlar oynamasak da bir şey olmaya özenmeye devam ederiz. Mesela uzaklara bakarken fotoğraf çektiren arkadaşınızın bu fotoğrafı feysbukta paylaşırken altında duygusal bir şarkının sözlerini kopyala/yapıştır yaptığını görmüşsünüzdür. Hani sanki o şarkıyı o söylüyor da o fotoğraf da klibinden bir görüntü. Hey Allahım.

O değil de, illa bir şey yaptığını göstermek isteyen tipler de var. Geçen gün yapılan sunumun konusu nargile. İşte nargilenin tarihinden, parçalarından falan bahsediyorlar. Bu sırada sınıftaki nargile içicilerden bir iki tanesinin içleri hop hop ediyor, bir şey söyleme arzusuyla yanıp tutuşuyorlar belli ki. Gözüme çarpan biri, sürekli konuyla ilgili yüksek sesli yorumlarıyla hepimize haftada bir içtiğini duyuruyor. Arada bir "elmalının üstüne tanımam" gibi kişisel görüşlerinin yanı sıra, bazen de "nargilede dumanı üflemek önemli" gibisinden cümleleriyle bir bilirkişi olduğunu belli ediyor. En sonunda hocanın "sen çok içiyorsun galiba" sözüne "evet hocam iyi içiciyim" yanıtını göğsünü gere gere veriyor.

Hepimizde bu hal ara sıra kendini gösteriyor, örneğin arkadaşlarıyla oturduğu bir ortamda pek bilinmeyen, ama senin dinlediğin bir grubun şarkısı çalınıyorsa, o grupla ilgili bildiklerini sıralıyor insan. Veya daha önce kendisinden başka kimsenin gitmediği bir restorana, kafeye gidildiğinde menüdeki her şeyi tatmış gibi bir havaya bürünüyor, millete önerilerde bulunuyor.

Çocukken kendimizi Pikachu sanıp da camdan atlayacak kadar kaptırmadık neyse ki, ama Sarı Ranger kimliğini benimsemiş biri olarak söylüyorum, küçükken hevesinizi iyice alın, sonra etrafta Vedat Milor kılıklı laflar, Bengü tarzı pozlar, şuh bakışlar, vantilatör tutulmuş saçlar görmek istemiyorum. Haydi selametle.

0 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...